Bal

Balın Tarihçesi

Bal, kusursuz görünümü, doğadan gelen eşsiz lezzeti ve besleyici içeriği ile insanlık tarihinde çok önemli bir yere sahiptir.

Cilalı Taş döneminden bu yana bal, insan yaşamının ve ekonominin bir parçasıdır. İspanya Valencia’da bir mağarada bulunan İsa’dan önce 6 bin yılına ait bir duvar resminde, bal yapan arılar ve o balı toplayan tarih-öncesi bir insanın resmedilmiş olması balın tarihinin ne kadar eskilere dayandığının kanıtıdır. Belli ki dönemin insanları, belki de yaşamlarını büyük bir tehlikeye atarak, ağaçlara tırmanıp arı kovanlarındaki balları bir besin olarak kullanmışlardır.

Balın; insanların ilk besin kaynaklarından biri olduğu söylenebilir. Sadece bu kadar uzun süredir kullanılan bir besin olması bile balın ne kadar değerli ve zengin bir doğal ürün olduğunun kanıtıdır. Bozulmayan yapısı nedeniyle çok değerli bir besin olarak yüzyıllar boyu insanlık için fayda kaynağı olan bal farklı dinler tarafından da önemsenmiş ve kutsal kabul edilmiştir.
İslam dininin peygamberi Hz. Muhammed’in balın bin derde deva olduğu ve sofradan bal yemeden kalkılmaması gerektiği ile ilgili hadisleri vardır. Tevrat’ta da balın adı tam 54 kez geçmekte, Kral Süleyman’ın “Bal yiyin, çünkü iyidir” sözü de kutsal kitapta yer almaktadır. İncil’de ise Hz.İsa’nın çarmıha gerilip öldürülmesinin ardından yeniden dirildiğinde,  ona verilen yiyeceklerin arasında bal da olduğu yazar.